Atilla ÇİLİNGİR editör kısıtlı


10’LARIN İZLERİYLE TÜRKİYE (97)

10’LARIN İZLERİYLE TÜRKİYE (97)


...Dünden devam

Bu iki parti arasındaki gerilim, muhalefette bulunan CHP'nin, AP milletvekillerinden 11 tanesini bakanlık rüşveti ile partiden ayırması ve ardından Bakanlık vererek iktidara gelmesi ile daha da artmıştır.  Ocak 1978'de iktidara gelen CHP döneminde de siyasi ve ekonomik istikrarsızlık devam ederken; doğal olarak toplumumuzun sosyal yapısı da, olumsuzluk anlamında bundan fazlasıyla etkilenmiştir.

1979 yılında yapılan ara seçimlerde başarısızlığa uğrayan Ecevit Hükümetinin meclis oylaması sonucunda düşürülmesiyle kurulan Süleyman Demirel'in azınlık Hükümeti de ülkemizde giderek artan gerginliği azaltmadı; aksine daha da arttırmıştır Özellikle 1980 yılının Nisan ayında çıkan cumhurbaşkanlığı krizi sonucunda 300'den fazla seçim turunun yapıldığı bu süreç; ülkemizde 12 Eylül 1980 askeri müdahalesi öncesinde yaşanan en çarpıcı siyasi istikrarsızlıklardan birisi olmuştur…

Toplumsal Çatışmalar:

Siyasi istikrarsızlığın bu denli yoğun yaşandığı 1977-1980 yılları arasında Türkiye sokaklarında sağ-sol çatışması giderek artıyordu. Siyasi partilerin gençlik örgütlenmelerinin, sendikaların, illegal örgütlerin faal rol oynadığı çatışmalarda her gün sağ, sol görüşlü onlarca insan hayatını kaybediyordu.

Toplumsal bir çatışmanın yaşanmaya başladığı bu dönemde, iktidarda bulunan partiler çatışmaların önüne geçemediler. Toplumun bölündüğü, karşılıklı nefret duygularının kabardığı bu dört yıllık süre zarfında üniversiteler, kahvehaneler, meydanlar sağ-sol çatışmalarının merkeziydi.(12 Eylül 1980'e giden bu çatışma ortamının yaşandığı günlerde, ben de İstanbul'da görevliydim, rütbem Yüzbaşıydı. İstanbul sokaklarında günün her saatinde bir çatışma yaşanıyor, gencecik evlatlar; birbirlerine acımasızca kurşun sıkıyorlardı!)

12 Eylüle 1980 Askeri müdahalesine giden süreçte toplumu bölen, birbiriyle çatışır hale getiren birkaç örnek:

1980 öncesi dönem ideolojik anlayışların ön planda olduğu işçi hareketlerinin sokaklara döküldüğü yıllardı. Buna karşılık sol ideolojinin karşısında bulunan muhafazakâr partiler, işçi hareketlerinin Türkiye'deki rejimi zayıflatmaya çalıştığını ve sosyalizmin inşası için Sovyet destekli bir hareket olduğu savındaydı.

Bu iki zıt anlayışın temsilcilerinin sokaklarda, üniversitelerde kanlı mücadelesi ile Türkiye pek çok katliama, siyasi suikasta tanıklık etti. Can güvenliğinin kalmadığı bu yıllarda vatandaşlar sokağa çıkamaz hale geldi. Bu gelişmelerle Türkiye'de siyasal ve toplumsal gerilim giderek arttı. Bu durum 12 Eylül 1980 askeri müdahalesine kadar sürdü.

12 Eylül 1980'e giden süreci başlatan olay, 1 Mayıs 1977 yılında Taksim'de yaşanan katliam olmuştur.

Süleyman Demirel Hükümetinin iktidarda bulunduğu bu tarihte, Taksim meydanında 1 Mayıs işçi bayramını kutlamak için toplanmaya başlayan kalabalığın üzerine ateş açılmıştır. 34 kişinin hayatını kaybettiği, yüzlerce kişinin yaralandığı bu katliamın sorumluları bugüne kadar bulunamamıştır.

8 Ekim 1978 tarihinde Ankara'nın Bahçelievler semtinde:

Ülkücü bir grup tarafından Türkiye İşçi Partisi üyesi bir grubun kaldığı eve baskın düzenlendi ve 7 kişi katledilmiş. Yine aynı yıl içerisinde MHP İstanbul İl Başkanı Recep Haşatlıoğlu, yasadışı sol bir örgütün militanlarınca evinde uğradığı silahlı saldırı sonucu öldürülmüştür.

1978 Yılında Sivas ve Maraş'ta çıkan olaylar da, askeri darbeye giden süreçte önemli rol oynadı:
Sivas'ta ve Maraş'ta Alevi ve Suni vatandaşlar arasında çıkan/çıkartılan çatışmada yüzden fazla kişi hayatını kaybetmiştir.  1979 yılında da, çatışmalar ve cinayetler devam etmiş; 1 Şubat 1979 tarihinde Milliyet gazetesi yazarı Abdi İpekçi, otomobilinde uğradığı suikastla hayatını kaybetmiştir.  27 Mayıs 1980 tarihinde de, Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkan Yardımcısı Gün Sazak, uğradığı suikast sonucu öldürülmüştür.

Yukarıda özetlemiş olduğum belli başlı bu önemli gelişmelerin dışında; Türkiye'nin hemen, hemen her şehrinde karşılıklı çatışmaların, baskınların, suikastların yaşandığı bu tarihlerde. İktidarda bulunmuş olan 'Ecevit ve Demirel Hükümetleri' olayları durdurmak ve güvenliği sağlamak için sıkıyönetim ilan ettiler. Güvenliği sağlamak için şehirlerin yönetimini askerlere bıraktılar!
Devam edecek...